Şimdilik İran ve İsrail arasındaki savaş cephesi sakin görünüyor, ancak birçok kişi olayların kontrolden çıkması halinde daha geniş çaplı bir bölgesel çatışma tehdidinden endişe ediyor.
Şah döneminde İran ve İsrail arasında sıcak ilişkiler vardı ancak 1979 İslam Devrimi’nden bu yana bu ilişki önemli ölçüde gergin bir hal almaya başladı. O zamandan beri ilişkiler şiddetli düşmanlık ile bölgedeki diğer Arap devletlerinin zararına olan stratejik anlaşmalar arasında gidip geliyor. İran’ın nükleer program arayışı, bölgedeki tek nükleer güç olarak konumunu korumak isteyen İsrail’i tedirgin ediyor.
1980’lerin başında Begin Doktrini olarak bilinen bu politika, İsrail başbakanı tarafından formüle edilmişti. Politika, 1981 yılında İsrail’in Irak’taki bir nükleer tesisi bombalamasıyla derhal uygulamaya konuldu. Ancak daha yakın zamanlarda İsrail, çıkarlarını korumak ve Orta Doğu’da nükleer silahların yayılmasını önlemek için farklı bir strateji benimsedi.
SAVAŞ ARASINDAKİ MUHAREBELER
İsrail, 2009’dan bu yana ABD’nin yardımıyla İran’a karşı, silahlanma programlarını hedef alan bir gölge savaş yürütüyor.
İran ise 2003 Irak Savaşı’ndan yararlanarak Filistin davasıyla dayanışma kisvesi altında bölgedeki konumunu güçlendirmek için Direniş Ekseni‘ni oluşturdu. Bu amaçla Gazze’de Hamas, Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Husiler ve Irak’ta Halk Seferberlik Güçleri (HSG) dahil olmak üzere bölgedeki militan grupları destekledi.
İsrail’in Lübnan, Suriye ve hatta Irak’taki İran vekillerine yönelik saldırıları “Savaşlar Arasındaki Savaşlar” olarak tanımlansa da bu grupların kabiliyetlerini ve etkilerini azaltmada tam olarak etkili olamadı.
Hamas 7 Ekim’de İsrail’e eşi benzeri görülmemiş bir saldırı düzenlediğinde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun hükümeti, İran’ı saldırıyı düzenlemekle suçlamakta gecikmedi. Ancak İran’ın dahil olduğu daha geniş çaplı bir bölgesel savaşa hevesli olmayan İsrail’in en yakın müttefiki ABD, İran’ın saldırıdaki rolünü hızla reddetti.
DİRENİŞ EKSENİNDE DESTEKLEYİCİ SAVAŞ
İsrail’in Gazze’ye açtığı savaşın ilk aylarında İran, tam bir çatışmaya yol açmadan İsrail’e baskı uygulamak için Direniş Ekseni‘ni harekete geçirdi. İran, ABD’yi İsrail’i savunmaya sürükleyecek daha geniş çaplı bir savaşın tam da Netanyahu’nun kışkırtmaya çalıştığı şey olduğunun farkındaydı.
Buna karşılık Hizbullah, “destekleyici savaş” olarak adlandırılabilecek bir şekilde Lübnan’dan İsrail’i hedef alarak Gazze’ye desteğini gösterdi. Eş zamanlı olarak Husiler Kızıldeniz’deki nakliye yollarına karşı operasyonlar başlattı ve Irak’taki ABD üsleri de hedef alındı.
İsrail ise doğrudan Devrim Muhafızları’nın üst düzey liderlerini hedef alarak İran’a ve Direniş Ekseni’ne yönelik saldırılarını artırdı. Aralık 2023’te Tuğgeneral Reza Mousavi, Suriye’de öldürüldü. Bunu, Şam’daki İran Konsolosluğu’na düzenlenen ve Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi ve ekibinin ölümüyle sonuçlanan saldırı izledi.
İki hafta sonra İran, İsrail’e karşı dünyayı şoke eden ancak insan kaybına yol açmayan “insansız hava araçları gecesi” saldırısını başlattı. Gerçek bir askeri eylemden ziyade bir mesaj verme amacı taşıyordu. Mesaj şuydu: Eğer kışkırtılırsanız size ulaşabiliriz.
KIRILMA ANI
Nisan 2024, Orta Doğu’nun jeopolitik manzarasının yeniden şekillenmesinde ve gölge savaşlar ya da vekalet çatışmaları döneminin sona ermesinde çok önemli bir an olarak tarihe geçebilir.
Ancak ABD bunu istemiyor ve bu olasılığı dengelemeye çalışıyor. Washington, Gazze’deki çatışmanın başlangıcından bu yana tam ölçekli bir savaşı önlemek için aktif olarak çaba sarf ediyor görünümünde.
Bu durum, İran’ın doğrudan saldırısından birkaç gün sonra İsrail’in verdiği “yanıtın” İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir tarafından neden “zayıf” olarak nitelendirildiğini açıklayabilir. ABD, çatışmanın geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşmamasını sağlamak amacıyla, İsrail’in tepkisini dizginlemek için, perde arkasında sıkı bir şekilde çalışıyor.
İsrail ve İran arasında yaşanacak herhangi bir büyük tırmanış ABD tarafından hoş görülmeyecek ve desteklenmeyecektir-özellikle de Joe Biden’ın yeniden seçileceği bir yılda. Bölgesel bir savaşa eşlik edebilecek Hürmüz ya da Babü’l-Mendep Boğazı’nın kapanması küresel ticaret için ölümcül sonuçlar doğuracağında şüphe yok.
Washington ayrıca İsrail’e Gazze’deki savaşı durdurması için baskı yapmaya çalışıyor. İsrail’in kuzey ve orta bölgelerden sürülen 1 milyondan fazla Filistinlinin sıkışıp kaldığı Refah’a saldırmasına karşı olduğunu defalarca dile getirdi. Ancak bu, İsrail’e sonsuz gibi görünen bir silah kaynağı göndermesine engel olmadı.
İran ve İsrail arasındaki son doğrudan çatışma, Orta Doğu’nun kırılganlığını arttırdı ve sayısız çatışmayı şiddetlendirdi. Bölge bir kez daha uluslararası ve bölgesel hesapların görüldüğü bir tiyatroya dönüştü.