Skoda Türkiye distribütörü Yüce Otomotiv’in sahibi Ahmet Yüce’ye çirkin sözler
Toygun ATİLLA
Bu sefer de susmayacağım.
Şahitliğimi ortaya koyacağım.
Skoda’nın Türkiye Distribütörü Yüce Otomotiv’in sahibi Ahmet Yüce’yi geçtiğimiz yıl yaptığımız söyleşi sonrası tanıdım.
Çok sevdim.
O günden beri de bayramlarda seyranlarda telefonlaştık, fırsat buldukça da bir araya geldik.
Beni en çok etkileyen yönlerinin başında birlikte çalıştığı emekçilere verdiği kıymetti.
İş arkadaşlarım dediği emekçilere, bu yıl da 29 maaş ikramiye verdi.
Her yıl olduğu gibi…
Hemen hemen her çalışanının “Baba” diye hitap ettiği bir isimdi…
Söyleşimizden sonra da yazmıştım. Ahmet Yüce yazmakla anlatılması zor bir isim.
Ancak,
Yaşayıp da tanıdığınızda anlayacağınız biri.
Çünkü,
Anlatırken kendisi için kuracağınız tüm cümleler abartılı gelebilir.
Bana da öyle gelmişti.
Tanıyınca ise kendisi ile ilgili yazılanların az bile olduğunu gördüm, şaşırdım.
Galatasaray Liseli, mektepli…
Lise için yaptığı fedakarlıklar, harcadığı paralar, yazmakla, maddi durumu iyi olmayan öğrencilere desteği, bursları saymakla bitmez.
Bunları anlatan ise kendisi değil dostları..
Dokunduğu her insana karşılıksız ve beklentisiz yardım eden bir insan.
Biliyorum inanması zor geliyor.
Ama öyle,
Galatasaray Eğitim Vakfı’na Huzurevi yapılması için 250 bin dolar bağış yaptığını ise kimseler duymadı.
Neden yazıyorum bunları,
Dün bir youtube programına çıkan eski hakem, uzun zamandır televizyon yorumcusu, atarlı giderli konuşmaların üstadı A.Ç’nin söyledikleri yüzünden…
A.Ç. “Söylediklerimi ispat edemem” diyor, anlatıyor.
İddiası, Ahmet Yüce’nin spor müdürlerinden birine ve spor muhabirlerinden birinin başına otomobil vermesi. Bunu da menfaat karşılığı yaptığını iddia ediyor. “Kimse süt almadığı ineğe ot vermez” diyor.
Sonra birden Erden Timur mevzusuna giriyor, “Erden Timur’un tasfiyesi, Florya arazilerinin peşkeşi, rant kavgası” vs. gibi mevzuların patlayacağından bahsediyor.
Eski köye yeni adet çıktı. Artık iftira atmak o kadar kolay ki…
Çamur at izi kalsın. Ondan sonra iftiraya uğrayan kişi anlatsın kendini.
İşin kötü tarafı tüm bunları yapanların ekranlarda boy göstermesi, gazetelerde, dijital medyada kalem oynatması.
İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu’nun enteresan bir lafı vardır: “Ben bıçak yaparım isteyen ekmek keser isteyen adam”
Ekranlarda dilleri ile yazılı medyada kalemleri ile itibar doğrayanları gördükçe bu söz aklıma gelir.
Kalem ve söz sahiplerinin ehliyet sahibi olması gerektiğini düşünürüm…
Mamafih,
Dün Ergenekon kumpasları sürecinde FETÖ’cü Mehmet Baransu’lar ile Talip Doğan Karlıbel ile birlikte “şike” goygoyu yapan, ROK ile aynı masayı paylaşan A.Ç, halen elindeki ekran ehliyeti ile yargı dağıtıp, infaz yapmaktan çekinmiyor.
Çünkü,
Hem kendisinin hem de yoldaşlık yaptığı ROK gibilerin geçmişte tüm yaptıkları, iftiraları yanlarına kar kalmış, ekran ehliyetleri ellerinden alınmamıştır.
A.Ç’ye düşen iddiasını ispatlamak, kimse bahsettiği spor gazetecileri isimlerini vermek ve bunu kanıtlamaktır.
A.Ç gazetecilik yapmak istiyorsa ilk yapacağı işlerden biri de masa arkadaşı ROK ile işe başlamasıdır. İddiaları ispatlaması çok daha kolay olacaktır.
Dün bu gelişmeler olduğunda Ahmet Yüce’yi de aradım. Bahsi geçen iddiayı da sordum.
Hayatında hiçbir iyiliği çıkar ve menfaat için yapmadığını söyledi.
“Çalışanlarıma her yıl 29 maaş ikramiye veriyorum. Bunu hangi çıkar için yapıyorum. Ben o parayı yemeyi bilmiyor muyum ? Bugüne kadar verdiğim bursların, hangisini kendi menfaatim için verdim? Hayatı böyle yaşayan bir insana bu tip çirkin yakıştırmalar bulunmak çok çirkin” dedi.
Ahmet Yüce telefonu kapatırken şunu da söylemeyi ihmal etmedi: “Ayrıca para benim, araba benim. İstediğime de istediğimi hediye ederim. Kimse beni başkaları ile karıştırmasın ben ne haraç veririm, ne rüşvet. Bir şey verirsem de onu karşılıksız veririm. Bugüne kadar yaptığım gibi.”
patronlardunyasi.com